Kur’anı Kerimde Musa peygamberin kıssasında Mısırın en baş yetkilisine فِرْعَوْنَۙ Firavun denilmektedir. Yusuf Peygamber kıssasında Mısırın en baş yetkilisine Firavun değil مَلِكُ Melik (Kral) denilmektedir. Ve bu defalarca tekrar etmektedir. Bir ayette bile Musa aleyhisselâm zamanındakine Melik denmemiştir, bir ayette bile Yusuf Aleyhisselâm zamanındakine firavun denmemiştir. Niye? Firavun kelimesi esas anlam itibarıyla “büyük ev” anlamına gelse de Devletin en başşındaki kişi için yani Kral için kullanılmaya başlanması Kelimenin hükümdarı tanımlayan bir unvan olarak kullanılmaya başlanması Yeni Krallık dönemine (M.Ö. 1550-1070) rastlar. Bu dönem Musa Peygamberin firavunu olan 2. ramsesin zamana rastlar. Zira o M.Ö. 1279 – M.Ö. 1213 yılları arasında tahtta idi ve ünvanı gerçektende Firavundu. Yusuf Peygamberin ise Mö.1600-Mö. 2000 yılları arasında yaşadığı tahmin edilmektedir. Bu dönemde Mısırdaki en baş yetkiliye ise “Kral” yani arapça ifadesiyle “Melik” deniyordu. İşte Kur’an ayetlerde hiç ıskalamadan bu tarihi gerçeği belirtmektedir. Bu durumun Muhammed Aleyhisselâmın yaşadığı hiyerogliflerin okunamadığı bir zamanda bilinmesinin imkan ve ihtimali yoktur. Farzı misal milyonda bir ihtimal diyelim, bilinse bile düşünsenize kim bu inceliği düşünüp söyleyebilir. Bizler okurken bile fark edemiyoruz. Muhammed Aleyhisselâm onca savaş, işkence, zorluk eziyet içerisinde bunları mı gözetecek? Bir kitap içinde tek bir hata damı olmaz? İşte görüyoruz, en görünemeyecek fark edilemeyecek meselelerde bile Kur’anda hata yoktur hatta oralardan gizli mucizeler çıkmaktadır.