3 sureden 3 farklı ayet mealinde aynı duruma işaret edilmektedir:
“Hem dünya hareketiyle sizi sarsmasın diye, yeryüzüne sabit dağlar koydu. Amaçlarınıza ermeniz için ırmaklar, geçitler yerleştirdi.” (Nahl, 16/15)
“Yerin insanları sarsmaması için oraya dağlar yerleştirdik. Maksatlarına ermeleri için orada geniş yollar, geçitler yaptık.” (Enbiya, 21/31).
“O gökleri, gördüğünüz gibi, direksiz yarattı. Yere de sizi sarsmaması için, ağır baskılar, yani ulu dağlar koydu ve orada her türlü canlıyı üretip yaydı. Gökten de bir su indirdik, orada her güzel çifti yetiştirdik.” (Lokman, 31/10).
Burada Türkçeye dağlar diye çevrilen kelime 3 farklı ayette de رَوَاسِيَ”Ravesîye” kelimesi olup er-Rasî kelimesinin çoğuludur. Bu kelime ise lugat manası olarak baskı unsuru olmak demektir.
Yani Allah yeryüzünde baskı unsuru olan ağır yerler yarattığını ve bunlarla depremlerin engellendiği, şiddetinin azaldığı söylenmektedir.
Arapçada Cebel/Cibal kelimesi dağ/dağlar demek iken 3 ayette de bu kelime kullanılmamıştır.
Böyle olduğu halde yeryüzündeki baskı unsurlarının dağlar olabileceği düşünülmüştür ve müfessirlerin genel kanaati bu kelimenin dağları ifade ettiğidir.
Yine Mürselat suresinde de aynı kelimenin yine dağlar için kullanıldığı söylenmektedir.
Bu kelimeyi dağ olarak anlayacak olursak bu ifade bir mucize içerir mi? Evet içerir.
Zira dağlar 2 yönden depremi engellemektedirler veya etkisini zayıflatmaktadırlar.
Birincisi dağların yer altındaki uzantılarıyla da beraber çok büyük kütlesi sebebiyle deprem enerjisini üzerine çekerek azaltmaları ve durdurmalarıdır.
Fen bilimlerince sabittir ki: doğrusal harekete olan direnç kütle ile dönme hareketine olan direnç de kütle ile beraber kütlenin dönme ekseninden olan mesafesinin karesiyle orantılıdır. O yüzden, belli bir kuvvetin etkisi altında belli bir enerji ile belli bir yönde hareket eden bir dalga, büyük bir kütleye rast gelince enerjisinin bu kütleye dağılması sonucu zayıflar ve söner. Bkz. https://sorularlaislamiyet.com/daglarin-sarsintilari-onlemedigini-sadece-yeri-sabitledigini-soyleyip-nahl-15-enbiya-31-ve-lokman–0
Kolay anlaşılır tarzda söylenecek olursa bir sofra bezini ucundan tutup sallarsanız üzerinde çatal, kaşık, tencere gibi malzemeler varsa bu malzemeler sebebiyle sizin sallamanızdan kaynaklanan örtü üzerindeki sarsıntı o cisimlerin olduğu yerlere gelince sönümlenir ve azalır. İşte dağlarda büyük kütleleriyle yeryüzündeki sarsıntıyı engellemek bakımından tam da bu görevi yapmaktadırlar.
İkincisi ise tektonik levhalar birbirleriyle çarpıştıkları zaman deprem olur ve biri diğerinin üzerine geçerek bu enerji boşalır. Bu sırada da dağlar oluşmaktadır. Şayet bu çarpışma sırasında tektonik levhalardan birisi diğerinin üstüne doğru kaymasaydı dağlar oluşmaz ve çarpışmanın etkisi çok daha büyük olur ve depremler çok daha şiddetli olurdu. Böylece dağların oluşumu bizatihi depremlerin çok şiddetli olmasını engellemektedir.
Bunu da şöyle düşünebilirsiniz iki kitabı masa üzerinde birbirine sürükleyerek çarptırırsanız kitabın üzerinde çok şiddetli bir sarsıntı olur. Ancak kitaplardan birisi çarpma sırasında diğerinin üzerine doğru kayarsa çarpışmanın şiddeti ve sarsıntı azalacaktır. Kitabın birisinin diğerinin üzerine çıkmasıyla işte dağlar oluşmaktadır.
Böylece dağlar hem ağırlıkları ve kütleleri itibarıyla depremleri sönümlerler hem de tektonik faaliyetler neticesinde depremler oluşurken dağların meydana gelmesi oluşan depremlerin şiddetini azaltmaktadır.
Elbette bazen yerin özel yapısından dolayı veya pek çok başka etkenden dolayı bazen bir dağ bir depremin davranma şeklini değiştirebilir azaltabilir çoğaltabilir yönünü etkileyebilir vesaire… Ancak bu durum söylediğimiz genel kuralı değiştirmez.
Bu mucizeyi içlerine sindiremeyen bazı kimseler veya konuya tek tarafından bakan veya bazı cahil kimseler dağların depremleri artırdığını söylemektedirler. Bu itirazlarının geçersizliğine de kısaca değinmiş olalım:
Dağlık bölgelerde genel olarak daha çok deprem olduğu için, dağlar depremi engellemez bilakis artırır diyenler vardır. Bu söylem sebep sonuç ilişkisini ters yüz eden bir cerbeze şeklidir. Zira dağlarda daha çok deprem olması dağların depremi engellemediği manasına gelmez. Zira depremler neticesinde zaten o dağlar oluşmakta, ve o dağların oluşumu yukarıda söylediğim gibi depremin şiddetini azaltmaktadır. Bir sonraki deprem de yine fay hatları bölgesinde benzer yerde (yüksek ihtimal dağlık bölgede olacak) ve yine o depremin yeni dağ oluşturarak şiddeti azalacak ve mevcut dağların kütlesiyle de sönümlenecektir.
Bu şuna benzer yangın olan yerde itfaiye vardır. Bu gözlemi yapıp itfaiye olan her yerde yangın vardır demek ki yangını itfaiye çıkarıyor demek gibidir. Halbuki itfaiye yangını çıkarmaz ancak söndürür.
Halbuki o dağlar olmasaydı da aşağıda aynı yerde fay hattı olduğu için yine tam orada deprem olacaktı (depremin dağın olmasıyla hiçbir ilgisi yoktur fay kırıkları ile ilgisi vardır) ve o deprem dağın kütlesine denk gelmediği için daha şiddetli olacaktır ve orada yeni dağ oluşmasaydı yine o deprem çok çok daha şiddetli olacaktır.
Hemen belirtelim ki ayetteki رَوَاسِيَ”Ravesîye kelimesi dağlardan başka yeraltındaki ağır kütleli başka jeolojik katmanları da veya bizim henüz bilmediğimiz başka bir manayı da işaret ediyor olabilir. Bunları henüz keşfetmediğimiz için bunlarla ilgili ayrı bir mucize varsa henüz bunu keşfedemedik. Ancak ayet müfessirlerin büyük çoğunluğunca dağlar olarak anlaşılmıştır ki böyle anlaşıldığı zaman ayet tam olarak bir mucize içermektedir.
İnternette bilgi kirliliği olduğu ve ayet cerbee ile çarptırılarak mucizesi kapatılmaya çalışıldığı için en kısa özetle tekrar söylüyoruz ki
Dağlar:
1- Kütle ve ağırlıklarıyla depremi önlerler.
2-Levha çarpışmalarında dağlar oluşarak çarpışmanın şiddetini azaltarak yani dağlar oluşmak suretiyle depremi önlemiş olurlar.