Nebe Suresi 6 ve 7. ayet meali : “Biz, yeryüzünü bir döşek, dağları da birer kazık yapmadık mı?”
Ayet dağların yeryüzü bakımından bir kazık olduğunu söylüyor.
Kazık ne demektir? Bir yere onu derinlemesine çiviler batırırsınız o zaman o batırdığını şey orası için kazık olur. Genelde bir şeyleri birbirine bağlamak için kullanılır. Gerçekten dağlar yeryüzü bakımından tam da böyledirler. Bakınız:
Şimdi yeni yeni öğrendik ki dağların yerin derinlemesine doğru, yerin üstüne olduğuna nazaran takriben 5-10 kat uzunlukta yer altına doğru uzantıları vardır.
Mesela 1 km uzunluktaki bir dağ yerin altına doğru 5-10 km daha gitmektedir. Yer altında bu şekilde o dağın uzantısı bulunmaktadır.
Halbuki dağlara dışarıdan baktığımızda yer altını bilmediğimizde dağlar bir kazığa benzemez tam tersine yerin altında değil yerin üstünde bulunan yükseltiler olarak görürüz.
Dünyanın pek çok üniversitesinde okutulan Yeryüzü isimli bir kitap var. Bu kitabın iki yazarından biri, emekli profesör Frank Press. Press, eski ABD başkanı Jimmy Carter’ın bilim danışmanıydı. 12 yıl Ulusal Bilim Akademisi’nin başkanlığını yaptı. Kitabında, şöyle diyor:“Dağların altında kökleri vardır. Bu kökler toprağın çok derinlerine kadar gömülü durumdadır. Dağların şekilleri bu nedenle bir kazığı andırır.”
Dağlar, aynı bir kazık gibi yerin derinlerine batmış köklere sahiptir. (Anatomy of the Earth, Cailleux, s. 220)
Bu konuyla ilgili Bkz. https://www.zaferdergisi.com/makale/15617-daglarin-kokleri.html
Dağlar hem yapı olarak gerçekten kazık gibidir yerin altına doğru ilerler, hem de işlev olarak da bir kazık vazifesi görerek birbirinden ayrı jeolojik katmanların birleşim yerlerinde farklı fayları birbirlerine bağlarlar. Gerçekten de dağlar yeryüzünü oluşturan çok büyük tabakaların çarpışma noktalarında oluşurlar ve adeta, adeta demiyorum tıpkısının aynısı bu iki tabakanın birleşim noktalarındaki kazıklardır.
Dağların bu yapısı yeraltı yapısı oldukça teknolojik araçlar kullanılmadan bilinemez. Veya çok ama çok zeki bir insan olup güzel ve çok şanslı bir tahminde bulunmanız lazım ki o da tutarsa.
Muhammed Aleyhisselâm nasıl bir insan ki hiçbir insanın bu bilgilere sahip olmadığı bir zamanda okyanusların derinliklerinden haber veriyor, yeraltından haber veriyor, gökyüzünden haber veriyor, anne karnından haber veriyor, geçmişte binlerce yıl önce yaşanan olaylardan mükemmelen ve hatta incil ve tevrat gibi yazılı metinlerdeki bilgi hatalarını düzelterek haber veriyor hasılı zaman mekan farketmez kainatın neresinde ne varsa hatasız eksiksiz kendinden emin bir şekilde haber veriyor?
Kur’anda bu bilgilerin bazen 1 cümleyle bazen bir kelimeyle en öz ve son derece bilgisinden emin şekilde verilmesi de oldukça dikkat çekicidir.